6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamında Uzman Görüşü Raporu Hazırlanması
Uzman Görüşü Raporu;
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) ile hukukumuza giriş yapan Uzman Görüşü müessesesi, geçen süre boyunca yargı sistemimizde uyuşmazlık taraflarınca sıkça başvurulan bir yöntem oldu. Anglo-Sakson Hukukundaki “taraf bilirkişisi” veya “uzman tanık” kurumunun hukuk sistemimizdeki yansıması olan uzman görüşü, 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde şöyle tanımlanır:
- Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
- Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hakim ve taraflar gerekli soruları sorabilir.
- Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz.
AÇIKLAMA;
Bilindiği gibi, HMK’nın 266. maddesi uyarınca mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına ve inceleme konusu hakkında bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir.
Yargılama sürecinde dosyaya sunulan uzman görüşü, haliyle, ağırlıklı olarak görüşü sunan tarafı destekleyici mahiyette olmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da, taraflardan biri tarafından sunulan uzman görüşü ile dosyada mübrez bilirkişi raporu zıt görüşler içerebilir ve hatta tamamen birbiriyle çelişir görüşleri içeriyor olabilir. İşte bu aşamada tahkikata son verilip mahkemece oluşan kanaate göre karar verilip verilmeyeceği veya yeni bir bilirkişi incelemesinin yapılmasının doğru olup olmayacağı tartışma konusu olur.
Uzman Görüşü ve Bilirkişi Raporu Arasında Çelişki Var İse Yargıtay Ne Yapılmalı Diyor?
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 10.11.2016 tarih, 2015/5127 E. ve 2016/4635 K. sayılı kararında, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkan bilirkişi raporu ile taraflardan biri tarafından dosyaya sunulan uzman görüşü arasında çelişkiler bulunması halinde, çelişkilerin giderilmesi amacıyla dosyanın “yeni bir bilirkişi heyetine” tevdii edilmesi gerektiğine hükmetmiş ve bunun gerekçesi olarak, uzman görüşü sunan tarafın adil yargılanma hakkının ihlali oluşabileceğine vurgu yapmıştır:
“Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dosyada alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise, uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK”nın 27., Anayasa”nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir. Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.